İnceden inceye bir rüzgar uğultusu duyuluyor. Önce ellerim sonra yüreğim serinliyor. İçimdeki huzursuzluğun nedenini anlamaya çalışırken bir anda önüme, kenarlarını yılların eskittiği siyah-beyaz vesikalık bir fotoğraf düşüyor. Uzunca bir zaman kendimi alamıyorum bu eskimiş surete bakmaktan. Tanıdık geliyor suret. Hani birini gördüğünüzde anımsarsınız fakat kim olduğunu bir türlü çıkaramazsınız ya ben de öyle bir hissiyatın kıyısından geçiyorum.
Birden annemin sesiyle gerçek dünyaya dönüyorum.
- Baban askerdeyken çektirmiş o fotoğrafı.
Babam mı? diye fısıldıyor dilim. O anda anlıyorum içimdeki huzursuzluğun nedenini.
Annem elinde çantası, hazırlanmış gitmek üzere. Bana bakıyor. Bakışlarıyla soruyor tekrar tekrar. Gelmeyecek misin? Gözlerimi yere çeviriyorum. Bu sırada aşağıda araba onu bekleyen abim tekrar kornaya basıyor. Annem daha fazla bir şey demeden çantasını alıp gidiyor. Arkalarından bakıyorum. Uzun süre camdan gitmelerini seyrediyorum. Bir şeyler iyiden iyiye yüreğimi sıkıştırıyor.
Rüzgarın uğultusu yine kulaklarımda. Çok gerimde, bu uğultuya karışan ağıt sesleri...
Tanımadığım yaşlıca bir adam geliyor. İyi adamdı baban diyor. Adama anlamsızca bakıyorum. Başın sağolsun diye konuşmaya devam ediyor adam. Gözlerimde biriken kovalar dolusu yaşları sırtımı dönerek akıtıyorum. Annem katmerlenen üzüntüsüyle bana sesleniyor. Dönüp bakıyorum ona. Yine konuşmadan gözleriyle bana bir şeyler anlatmaya çalışıyor. Ben yine anlamsız...
Tam bu sırada aklımdan Cemal Süreya'nın dizeleri geçiyor:
Sizin hiç babanız öldü mü?
Benim bir kere öldü kör oldum
Yıkadılar aldılar götürdüler
Babamdan ummazdım bunu kör oldum
Uyanıyorum rüyamdan. Şiirin son kelimeleri yankılanıyor beynimde.
Kör oldum. Kör oldum. Kör oldum.
Yelkovanın sesi bakışlarımı saate götürüyor. Annem gideli epey olmuş olmalı. Nasıl uyuyup kaldığımı hatırlamıyorum bile. Yelkovanının sesine takıldığım duvar saatine doğru gidiyorum. Saatin pimini geriye doğru defalarca çeviriyorum. Bu defa gerçekten gözlerimden kovalarca dolusu yaşlar akıyor.
27 Ağustos 2011 Cumartesi
12 Ağustos 2011 Cuma
Toparlayamadığım Zihnimin Gel-Gitleri
Toparlanamayan bir zihin neye benzer?
Bu yazıya başlamak için en doğru soru sanırım. Kafatasımın içinden çıkarıp önüme koyduğum beynimin düşünür halde olması ama kıvrımlarını kaybetmeye başlaması beni ufaktan ufağa hezeyanlara götürüyor. Nasıl ifade etmeli? Evet ortada ifade edilecek bir şey var ama onu nasıl ifade etmeli?
İfadesizliğimin karın ağrısı zihnimi alaşağı ediyor. Mide bulantısı yapıyor. Beyin kıvrımlarının erimeye başladığı bir anın ta kendisindeyim. Rüzgarda amaçsızca savrulan bir poşetin gibiyim. Konuşurken ellerini nereye koyacağını bilemeyen bir şuursuz gibiyim. Gibiyim, gibi...
Bu noktada kendimi içinde bulunduğum bu gibi gibilerin yadsımasını yapmak ister gibiyim. Eğer yaşanılan hayatın mihenk taşını kırıp, yok ediyorsan kendine yeni bir mihenk taşı oluşturmalısın. Öldü kölelik yeni köle benim!
Artık beni harekete geçiren o soruyu sormanın tam vaktidir;
Sonuç olarak gününü anlamaya ve bunu içselleştirmeye çalışan biriyim. Çok ta ötesine gidemiyorum. Aranızda, bu yazıyı okuyanlar; bir adım ötesini görebileneniz var mı?
Bu yazıya başlamak için en doğru soru sanırım. Kafatasımın içinden çıkarıp önüme koyduğum beynimin düşünür halde olması ama kıvrımlarını kaybetmeye başlaması beni ufaktan ufağa hezeyanlara götürüyor. Nasıl ifade etmeli? Evet ortada ifade edilecek bir şey var ama onu nasıl ifade etmeli?
İfadesizliğimin karın ağrısı zihnimi alaşağı ediyor. Mide bulantısı yapıyor. Beyin kıvrımlarının erimeye başladığı bir anın ta kendisindeyim. Rüzgarda amaçsızca savrulan bir poşetin gibiyim. Konuşurken ellerini nereye koyacağını bilemeyen bir şuursuz gibiyim. Gibiyim, gibi...
Bu noktada kendimi içinde bulunduğum bu gibi gibilerin yadsımasını yapmak ister gibiyim. Eğer yaşanılan hayatın mihenk taşını kırıp, yok ediyorsan kendine yeni bir mihenk taşı oluşturmalısın. Öldü kölelik yeni köle benim!
Artık beni harekete geçiren o soruyu sormanın tam vaktidir;
Sonuç olarak gününü anlamaya ve bunu içselleştirmeye çalışan biriyim. Çok ta ötesine gidemiyorum. Aranızda, bu yazıyı okuyanlar; bir adım ötesini görebileneniz var mı?
Kaydol:
Yorumlar (Atom)