22 Kasım 2022 Salı

SADE TÜRK KAHVESİ

Perdeden sızan ışık, sağ parmaktaki alyansa çarpıp, koca bir etki yaratıyordu. Uykunun derin nefesine bırakmıştı kendini Kemal. Koca gövdesini yatakta çevirmek için bir küçük kıpırdandı. Fakat artık yılların uykusunu taşımaktan yorulmuş yatağın yayları gıcırdamaya yüz tuttuğundan, bu ses gözlerini hafif aralamaya, yanında uyuyan yaşlı bedenin yani annesinin horlamalarına gark etmişti. Bir an yanındaki kadının Narin olmasını diledi. Ama önceki gecenin büyük tartışmasının altında kalmış ve nefes almak için annesine nefessizce koşmuştu. Annesi Lale hanım her ne kadar ona bir şey sormasa da oğlunun Narin ile tartıştığını anlamıştı. Doğrulduğu yataktan komidinin üstünde duran annesiyle babasının siyah beyaz evlilik fotoğraflarına baktı bir müddet. Acaba Narin ile böyle bir fotoğrafları olmadığı için mi  birliktelik konusunda bir türlü annesi ve babası gibi olamamıştı? 

Sokakta, soğuk bir kış gününün yokuş aşağı yuvarlanan kahverengi yaprağı gibi sürükleniyordu Kemal. Narin'e gitmek, ondan özür dilemek, yaptığı kabahatin pişmanlığını onunla paylaşmak için sabırsızlanıyordu. Fakat önceki gecede yaşanan büyük tartışmanın sonucunda ortaya saçılan cam kırıkları öylece duruyordu. Gecenin sonunda kimsenin gücü kalmamıştı onları silip süpürmeye. Kemal’in karnı gurulduyordu. Zira önceki gece Narin hazırladığı yemekten yiyememek onu aç biri yapmıştı. Üstünde tepindiği yollar ise bitmek bilmiyordu. Narin’e varamıyordu bir türlü. Yol bir anda yürünemez bir hal aldı. Nereye bassa sanki düşüncelerine basıyordu. Sonunda kala kaldı olduğu yerde. Yerler hep kelimelerle doluysa da ‘annenle sana mutluluklar’ sözcüklerinin üstüne basıp, yol alıp Narin’e gitmeye devam etti. 

Ev kelimesizdi. Kemal seçimini yapmıştı. Narin’in alyanssız ellerine baktı. Rüzgar şiddetini arttırdığından uğulduyordu her yer. Kemal girdi mutfağa ve sade bir Türk kahvesi yaptı. Narin oturduğu koltukta Kemal’i izler gibi dinliyordu. Sonunda Kemal içeriye takım elbisesiyle ve elinde sade Türk kahvesiyle girdi. Narin’e kahveyi uzatan Kemal’in kalbi annesinin eskimiş yatağının yayları gibi fırlamak üzereydi. Narin bir süre kahveye bakakaldı. Resmen yalvarıyordu Kemal. Rüzgar ise şiddetini arttırmış, ortama ayak uyduruyordu. Sonunda kahveyi içen Narin, karşısında duran Kemal’e evet demişti. Böylece Narin hayatında ilk ve son sade Türk kahvesini içmiş, Kemal’in hayatında yabani bir ottan gelincik çiçeğine dönmüştü. Rüzgar ise gürültüden bir melodiye dönmüştü. Narin sade kahvesini bitirene kadar Kemal önceki gecenin enkazlarını toplamış ve babasından ona kalan alyansı çıkarıp, annesine ‘hoşçakal’ demişti. 

18 Ekim 2022 Salı

MUTFAKTAN GELEN GAİP SESLER

Kırılmak nedir diye sordu acılı ses

Oradan bir soru geldi, bir şeyin ikiye bölünmesi mi

İkiye bölünmek mevzusu olmamalıydı bu

Sadece tümün kendi içinde dağılan parçalarıysa tuzla buz olmalıydı

Artık eskiye dönememe hali dedi diplerdeki ses

Kırılan şeyler öğretir dedi bir başka bilge ses

Bir başkası ise artık işe yaramamak dedi

Yine söz döndü dolaştı sorana 

Acısı bir nebze dinmiş ama sorgusu bitmemiş yüzüyle kırılan şey, o ben dedi

Henüz yeni kırılmış olmanın şaşkınlığıyla 

Birden şangır şungur sesler yükseldi  

Herkesin kırılmaya dair fikri vardı da ya yaşamak

Hepsi bu kez kırılana soruyordu sorularını

Nasıl bir şeydi acaba kırılmak denen şey

Darbenin sert mi olması gerekiyordu  

Beklemediğin darbe seni un ufak eder en nihayetinde 

Benim kırılmam darbeden ziyade bir insan elinden oldu dedi kase

Bardak, tabak, fincan gerildi her defasında insan elinde yuvarlanırken 

Ya sıra bana gelirse 

 Kırılan kase çöpe atılmayı beklerken 

Birden bir el aldı onu

Altın tozuyla onardı 

Kintsugi dedi benim adım yeni kase

Kırılmışlıklarım beni atmaz çöpe

Yeni bir ben yapar benden ziyade 



11 Nisan 2022 Pazartesi

SIKMA DÜNYALI

Bir kere bırak kendini 

Serin bir yerde, yavaşça

Sıkma artık ne avuçlarını ne de nefesini

Boşluğu hiç tanımadan yaşamak zor be dünyalı

Hep bir kayanın etrafında yaşamaksa niyetin  nehirlerin akışı neden var

Kırmızı bir ejderha gelse de peşinde yine de sıkma ne avuçlarını ne de yüreğini

Cesaretin seni genişletir ve de büyütür

Sıktığın her parçan seni devler karşısında küçültür

Yapma bunu kendine dünyalı

Sıkışmış kütle olarak var etme kendini bu dünyanın başına da bir dert 

Dertler sıkıştırda da seni, sen nefesinle genişlet her uzvunu 

Parmak uçların özgürleşmek istiyor

Hakkı olan boşluğu istiyor

Sıkma nefesini, sıkma bedenini

Sıktığın kadar yok, serbest bıraktığın kadar varsın

Varlığın cesaretine armağan olsun be dünyalı!

18 Şubat 2022 Cuma

LEYALin 3’ü

Bugünü özel bir gün kıldığın 3 yıl olmuş

3 yıldır seninle hüzünleniyor seninle gülüyorum

Hayatın en büyük hediyesinin sen olduğunu 

Daha o an anladım canım kızım

Ne demekti ki iki kalbin tek bedende atması

Ne demekti annenin bedeninde misafir olup sonra kendi bedeninde varolmak

3 koca yıldır kokun dolu dolu burnumda

Sana sonsuz dilekler uçurdum bal kızım

Hangisini öne koysam bilemiyorum ama bildiğim bir şey varsa o da sağlığının seni asla bırakmaması

Güzeller güzeli kızım sen büyüdüğünde bu şiir burada seni bekleyecek

Annen ve kelimeleri

Yılların seni büyütürken beni de büyüttüğünü

Sen neredeysen annen orada olacak bal kızım 

Ruhun nerede dalgalanırsa 

Annenle orada durulacak bal kızım

Hayatın boyunca ne karar alırsan al annen her zaman yanında duracak 

Sen yer yüzünde var oldukça 

Ben mitokondrinde varolacağım

 Sana dileklerim bal kızım

Sağlık 

Huzur

Sonra da mutluluk 

Ha bir de şanslı ol, çok şanslı ol 

Nice mutlu 3’lere, 30’lara ya da sonsuzlara 

LEYAL’e

CANIM KIZIM’a